Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ülkemizin çeşitli ayak oyunlarıyla denklem dışına itilmesine asla müsaade etmeyeceğiz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye’nin yükselişine Allah’ın izniyle kimse engel olamayacaktır

Haber Giriş Tarihi: 11.08.2025 20:51
Haber Güncellenme Tarihi: 11.08.2025 20:51
Kaynak: İHA
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ülkemizin çeşitli ayak oyunlarıyla denklem dışına itilmesine asla müsaade etmeyeceğiz"

Ülkemizin çeşitli ayak oyunlarıyla denklem dışına itilmesine asla müsaade etmeyeceğiz" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından "Millete Sesleniş" konuşmasını gerçekleştirdi. Sözlerine dün akşam Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremden etkilenen tüm vatandaşlara geçmiş olsun dileklerini ileterek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, enkazdan çıkarıldıktan sonra vefat eden vatandaşa Allah’tan rahmet, hastanelerde tedavileri süren 6 vatandaşa da acil şifalar diledi. Depremin haberini alır almaz İçişleri Bakanı Yerlikaya ve Sağlık Bakanı Memişoğlu’nu hiç vakit kaybetmeden ilçeye yönlendirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kabinemizin tüm üyelerini teyakkuza geçirdik. Biz de yürütülen çalışmaları anbean takip ettik. Arama kurtarma çalışmaları tamamlandı; hasar ve zarar tespit çalışmaları sürüyor. Bakan arkadaşlarımız, kendi alanlarıyla ilgili bilgileri çok şeffaf bir şekilde kamuoyumuzla paylaştılar. Yaşanan her deprem ve sarsıntıyla depreme hazırlık konusunun önemini tekrar hatırlıyoruz. Hükümetimizin kentsel dönüşüm başta olmak üzere yapı stokumuzun yenilenmesi noktasındaki gayretleri bilinmektedir. Ancak hep söylediğimiz gibi bu merkezi idarenin tek başına altından kalkabileceği bir yük değildir. İktidarı, muhalefeti, yerel yönetimleri ve elbette şehir sakinleriyle beraber el ele verip, bu mücadeleyi seferberlik ruhuyla yürütmemiz şart. Bu konuda artık bir mutabakat oluşmalı, ideolojik ön yargılar terk edilmeli, herkes elini taşın altına koymaktan kaçmamalıdır. Biz, bunu sağlamak için her türlü iş birliğine açığız. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten muhafaza eylesin diyorum" dedi.

Bugün henüz 15 yaşındayken şehit olan Eren Bülbül ile Jandarma Astsubay Ferhat Gedik’in şehadetlerinin 8’inci yıldönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Vatan için, bayrak için toprağa düşen bu iki kahramanımızı bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun. Şehitlerimizin uğruna hayatlarını feda ettikleri mukaddes emanetlere sahip çıkmaya inşallah devam edeceğiz. ’Terörsüz Türkiye’ hedefimize mutlaka ulaşarak, kahraman şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakarlıklarının boşa gitmediğini göstereceğiz. Geçen hafta bu hedefe giden yolda anlamlı bir adım daha atıldı. Muhalefet partilerinin de katılımıyla kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, milli iradenin tecelligahı olan Meclisimizin süreci sahiplenmesi ve desteklemesi bakımından son derece kıymetliydi. Bu sahiplenmenin gerçekleşmesinden memnuniyet duyuyoruz" dedi.

Komisyonun ilk iki toplantısında kararların oy birliğiyle alınmasının ümit verici bir başka gelişme olduğunu, bu yapıcı yaklaşımın sürdürülmesini temenni ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim ilk günden beri bu konuda tavrımız gayet nettir: Milli meselelerde milli duruş sergilemesi, siyaset kurumunun millete karşı görevidir.Türkiye hepimizin ortak yurdudur; bu devlet Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Alevisi ve Sünnisiyle 86 milyonun her bir ferdinin devletidir. Her karışında bir şehidin yattığı bu topraklar, bizim ebedi vatanımızdır. Siyasi görüşlerimiz, hayat tarzlarımız, kökenlerimiz, fikirlerimiz farklı olsa bile, hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin asli sahipleriyiz; aynı evin fertleriyiz. Ne farklılıklarımız, ne siyasi rekabetimiz ne de günlük tartışmalar bunun önüne geçemez, geçmemelidir. Hiçbirimiz buna izin vermemeliyiz. 86 milyonun bekasını, güvenliğini, huzurunu ve istikbalini ilgilendiren böyle bir meselenin çözümünde sorumluluk sahibi herkesin katkısını, desteğini, yol gösterici eleştirisini bu bakımdan ayrıca önemsiyoruz" diye konuştu.

Komisyon çalışmalarında ehem-mühim tercihinin çok iyi yapılması, süreci enfekte edecek söylemlerden uzak durulmasının çok mühim olduğunu bildiren Erdoğan, "Milletin yeşeren umutları, ümit ederiz, gündelik siyasetin mevzi kazanma hesaplarına kurban edilmez. Terörden ilanihaye kurtulmamız için Türkiye’nin önünde bir fırsat penceresi aralanmıştır, bunu ziyan etmenin vebali ağır olacaktır. Komisyonun milletimizin beklentilerine uygun şekilde terörsüz Türkiye çabalarının başarısı için üzerine düşeni layıkıyla yapacağına inanıyorum. Gerek Cumhur İttifakı gerekse hükümet olarak, bizler de Komisyonun çalışmalarına her türlü desteği veriyoruz. Cuma günü Milli Savunma ve İçişleri Bakanımız ile Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanımız Komisyona kapsamlı sunum yaptılar; üyeleri bilgilendirdiler; soruları açık yüreklilikle cevapladılar. Hep beraber akan kanı durduralım; acıyı, gözyaşını dindirelim; milletimize karşı mesuliyetimizi hakkıyla yerine getirelim istiyoruz" dedi.

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bir kez daha hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, "Dün, Cumhurbaşkanı olarak, milletimize hizmet yolunda 11’inci yılımızı Allah’a hamdolsun alnımızın akıyla tamamladık. Bu vesileyle siyaset sahnesine ilk adım attığımız andan itibaren duasını, desteğini, vefasını bizden esirgemeyen aziz milletime teşekkür ediyorum. Türkiye’nin her metrekaresini eserlerle donatmamıza yardımcı olan her bir kardeşime de minnettarlığımı ifade ediyorum.Hem halkımızın hem de Hakk’ın huzuruna görevini yapmış olmanın gönül rahatlığıyla çıkmanın derdindeyiz. "İki günü birbirine eşit geçen ziyandadır" buyruğunu kendimize şiar edinerek, gece gündüz demeden çalışıyoruz.Ülkemizin neresinde yaşarsa yaşasın, hizmetlerimizden istifade etmiş bir vatandaşımızın, şöyle kalbinden koparak ettiği "Allah ondan razı olsun" duası, bizim için en büyük şereftir, en büyük bahtiyarlıktır. Milletimizin güvenine ve hayır duasına mazhar olabilmek adına içeride ve dışarıda çok katmanlı bir mücadele içindeyiz" değerlendirmesini yaptı.

Son Kabine Toplantısı’ndan bu yana gerçekleştirdikleri programlara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "29 Temmuz’da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 5’inci Toplantısı münasebetiyle Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev’i ve heyetini Ankara’da misafir ettik. Ziyaret vesilesiyle farklı alanlarda toplam 20 anlaşma imzaladık. Ticaret hedefimiz olan 15 milyar dolara ulaşmakta kararlıyız. Buradan değerli kardeşim Tokayev’e bir kez daha selamlarımı iletiyor, kendisini ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti tekrar belirtiyorum. 20 yıldır titizlikle hayata geçirdiğimiz Afrika açılımı ve Türkiye-Afrika ortaklık politikalarımızın meyvelerini çeşitli alanlarda topluyoruz. Karşılıklı büyükelçilik sayılarından ticaret ve yatırım rakamlarına birçok başlıkta, 20 sene öncesine göre hayal dahi edilmeyen seviyelere geldik. Örneğin 2002 yılında Kıta’da 12 büyükelçiliğimiz varken, bugün bu sayı 44’e yükseldi; Ankara’daki Afrika büyükelçiliklerinin sayısı ise 38’e ulaştı. 2002 yılında 4,3 milyar dolar olan ticaret hacmimiz, tam 9 kat artışla 2024 yılı sonu itibarıyla 36,6 milyar dolara çıktı. Türk müteahhitleri Afrika’da toplam 97 milyar dolar değerinde 2 bin 31 proje üstlendi. Ülkemizin Afrika’daki yatırımları 67 milyon dolardan 10 milyar dolara ulaştı. Geçmişinde sömürgecilik utancı bulunmayan bir ülke olarak kazan-kazan anlayışına dayalı bir işbirliği modelinin mümkün olduğunu gösterdik. Kıtaya ’beyaz adamın’ gözünden bakan içimizdeki sömürgeleştirilmiş kafalara rağmen bütün bunları başardık. Şimdi bunu karşılıklı ziyaretlerle bir üst aşamaya taşıyoruz" dedi.

Gabon Cumhurbaşkanı Nguema’’nın ziyaretine değinen Erdoğan, "31 Temmuz’daki ziyareti ile Senegal Başbakanı Sayın Osman Sonko’nun 7 Ağustos tarihli ziyareti, aynı iradeyi Afrikalı kardeşlerimizin de paylaştığını teyit etti. Gabon’la 8, Senegal’le 4 olmak üzere toplam 12 anlaşma imzalandı. 1 Ağustos Cuma günü İtalya Başbakanı Sayın Meloni ile Libya Başbakanı Sayın Dibeybe’yi İstanbul’da misafir ettik. Üçlü işbirliği zirvemizde her üç ülkeyi ilgilendiren konuları ele aldık. Hafta sonu Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile bir telefon görüşmesi yaparak, İsrail’in Gazze’ye yönelik yeni işgal planlarını değerlendirdik. Türkiye’nin bu konudaki kararlı duruşunu Sayın Abbas’a ifade ettim. Netanyahu ve katliam şebekesinin siyasi ömürlerini uzatmak uğruna bölgemizi daha büyük felaketlere sürüklemelerine izin vermeyeceğiz" dedi.

Konsey Dönem Başkanı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanlarını olağanüstü toplantıya çağırdıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazze’deki vahşeti durdurmak, açlıktan kırılan Gazzeli kardeşlerimize yardımları daha da artırmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz "Gazze’ye umut ışığı olabilmek" için devletimizin tüm imkanlarını, tüm diplomatik çabaları seferber etmiş durumdayız. Şunu aziz milletimin bilmesini isterim: Terör devleti İsrail’in, Filistinli kardeşlerimize yönelik vahşeti, barbarlığı, kıyımı, işkencesi, zulmü karşısında en net tepkiyi veren ülke Türkiye’dir. Sivil toplum kuruluşlarımız, vakıflarımız, derneklerimiz başta olmak üzere milletimiz de Gazze halkını asla yalnız bırakmıyor.Buna 50 bin genç arkadaşımızın katıldığı Türkiye Gençlik Vakfı Yaz Okulları (TÜGVA) finali programında bizzat şahit olduk. Gözleri ümitle, sevgiyle, imanla ışıldayan genç kardeşlerimin varlığı bize hem umut verdi, hem de bizleri çok farklı dünyalara götürdü. Vicdanıyla, ahlakıyla, ufkuyla, özgüveniyle ve tabii ki başarılarıyla kıvanç kaynağımız olan bir gençlik, maşallah, kükremiş sel misali gümbür gümbür geliyor. Hem TÜGVA’daki genç arkadaşlarıma hem de cumartesi günü temiz yürekleriyle Gazzeli mazlumlar için Beyazıt’tan Ayasofya’ya yürüyen on binlerce kardeşime buradan şükranlarımı sunuyorum. Rabbim Gazze’nin huzura, barışa, özgürlüğüne kavuştuğu o güzel günleri görmeyi bizlere nasip eylesin diyorum" açıklamasını yaptı.

Cumartesi günü ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, "30 yıllık işgalin ardından Karabağ’ın özgürleşmesiyle birlikte bölgemizde zaten yeni bir dönem başlamıştı. 8 Ağustos tarihinde Washington’da varılan mutabakat, Güney Kafkasya’da kalıcı barışın tesisine giden yolda tarihi bir adım oldu. Azerbaycan’a yönelik kısıtlamaların artık gündemden düşecek olması da sevindiricidir. Bütün bunlardan duyduğumuz memnuniyeti İlham kardeşime ifade ettim. Türkiye olarak her zaman yanlarında olacağımızı vurguladım. Bugün de aynı konuyu Ermenistan Başbakanı Sayın Paşinyan’la görüştük. Barış ortamının tesisiyle birlikte, bölgemizde kara ve demiryollarının ihyası, sınır kapılarının açılması ve ticaretin serbest akışının mümkün hale gelecek olması, bölgedeki tüm ülkelerin menfaatine olacaktır" dedi.

Yarın Gürcistan Cumhurbaşkanı Kavelaşvili’yi Ankara’da ağırlayacaklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Balkanlardan Kafkasya’ya, Afrika’dan Orta Asya’ya coğrafyamızda sulhu sükunun hakim olması için mücadelemizi sürdüreceğiz" diye konuştu.

Türk Silahlı Kuvvetleri için kritik önemdeki Yüksek Askeri Şura’nın 2025 yılı toplantısını 5 Ağustos Salı günü başarıyla icra ettiklerini kaydeden Erdoğan, "Şura kararlarıyla bir üst rütbeye terfi eden, görev süreleri uzatılan, yeni görev yerlerine atanan subaylarımızı tekrar tebrik ediyorum. Emekliye sevk edilen subaylarımıza da devletimize yaptıkları hizmetler için teşekkürlerimi iletiyorum. Bu sene 40’ıncı yaşını kutlayan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK’in 38’inci Olağan Genel Kurulu’nda iş dünyamızla bir araya geldik. Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi vesilesiyle arkeologlarımızı Külliyemizde misafir ettik. Bundan 65 yıl önce ülkemizden kaçırılan ve yoğun uğraşlar neticesinde ana vatanına tekrar getirdiğimiz Marcus Aurelius bronz heykeli, Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi’nde sergilenmeye başlandı. Gençlerimiz başta olmak üzere arkeolojiye ilgi duyan tüm vatandaşlarımı Millet Kütüphanemizdeki sergilerimizi ziyaret etmeye çağırıyorum" ifadelerini kullandı.

Turizm alanında da önceki hafta müjdeli haberler aldıklarını, 2025 yılının ilk 6 ayında 25,8 milyar dolarla tüm zamanların gelir rekoru kırıldığını kaydeden Erdoğan, "Bu, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7,6 artış anlamına geliyor. Bu senenin ilk 6 ayında 26 milyon 389 bin ziyaretçiyi ülkemizde ağırladık. 2025 yılı ilk 6 ayında yabancı turist gecelik harcaması yüzde 10 artışla 121 dolara çıktı. 2025 yıl sonu hedefimiz olan 64 milyar dolar turizm gelirine emin adımlarla ilerliyoruz" dedi.

Enflasyonun 14 aydır aralıksız düştüğünü belirten Erdoğan "Temmuz ayında hem yıllık enflasyon hem de gıda enflasyonu son 44 ayın en düşük seviyesini gördü. Temel mallarda enflasyon yüzde 20,7’ye indi. Enflasyonun direncini artıran kiralarda da düşüş başladı. Ancak halen arzu ettiğimiz seviyede değiliz. Deprem bölgesindeki çalışmalar tamamlandıkça konut arzını artırmaya dönük projelerimiz daha da hızlanacak. Reel sektöre kulak verdik, KOBİ tanımını değiştirdik. Artık daha fazla işletme, KOBİ desteklerinden yararlanabilecek. Merkez Bankası rezervlerimiz de mayıstan bu yana hızla artıyor. Ana muhalefetin Türkiye ekonomisini baltalamaya yönelik tüm çabalarına rağmen brüt rezervlerimiz 169 milyar dolara çıktı. Yine muhalefetin kışkırtmalarına rağmen kamu işçilerimizle yürütülen görüşmelerde uzlaşıyla sonuçlandı. Önemli iyileştirmeler içeren protokolün kamu işçilerimiz ve çalışma hayatımız için tekrar hayırlı uğurlu olmasını diliyorum" değerlendirmesini yaptı.

Üç kıtanın merkezinde yer alan Türkiye’nin farklı cephelerde gelecek asrını şekillendirecek çok çetin bir mücadele yürüttüğüne dikkat çeken Erdoğan, "Biz buna ’Türkiye Yüzyılı’nın inşası mücadelesi’ diyoruz. Bir kere daha şunu açık ve net söylemek isterim: Türkiye’nin yükselişine Allah’ın izniyle kimse engel olamayacaktır. Ülkemizin çeşitli ayak oyunlarıyla denklem dışına itilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Tabii burada şu acı gerçeği de üzülerek ifade etmek mecburiyetindeyim: Bu zorlu yolculukta karşımıza sadece dışarıdaki düşmanlarımız dikilmiyor. Onlarla birlikte içerdeki uzantıları ve taşeronlarıyla da mücadele ediyoruz.2002 yılında AK Parti’nin iktidara gelmesiyle rant muslukları kesilen, imtiyazlarını kaybeden, uzun yıllar sonra halkla eşitlenen çevreler; tam bir gözü dönmüşlükle, kaybettiklerinin rövanşını alma hırsıyla hükümetimiz üzerinden devlete ve devletimizin kurumlarına saldırmaktadır. Bakınız, daha önce de farklı vesilelerle söyledim; şahsımız dahil hiç kimse layüsel değildir, eleştirilemez değildir" ifadelerini kullandı.

Yapıcı eleştirilere hiçbir zaman kulaklarını tıkamadıklarını, tam tersine bunları dikkatle değerlendirdiklerini, hatta ülkeye ve millete hayrı dokunan eleştirilerin gereğini hiçbir komplekse kapılmadan yaptıklarını dile getiren Erdoğan, "Ama eleştiri bahanesiyle ülkemiz içinde ’5’inci kol faaliyeti’ yürütülmesine de rıza göstermedik. Bizim değişmez ilkemiz şudur; milletimize karşı su gibi berrak, toprak gibi mütevazıyız. Ancak devletin itibarını, milletin kazanımlarını hedef alan hadsizlere had bildirmeyi de 40 yetime kaftan giydirmekten evla görürüz. Siyasi hayatımız boyunca daima bu hassasiyetle hareket ettik; bundan sonra da çizgimizi, duruşumuzu inşallah bozmayacağız" diye konuştu.

"Ellerine almışlar bir iftira fırçası, önlerine gelene kara çalıyorlar"

"Son haflarda yaşanan tartışmalar, Türkiye’nin halen en büyük sorununun siyasi rekabeti yıkım siyasetine çeviren, hükümeti yıpratmak için devletin kurumlarını itibarsızlaştırmayı meşru gören çarpık muhalefet anlayışı olduğunu bir kez daha teyit etmiştir" diyen Erdoğan, "Biliyorsunuz önce LGS sonuçları üzerinden imam hatip okullarına yönelik bir linç kampanyası yürüttüler. Bursa’daki bir okulumuzun duvarına astığı tebrik mesajını çarpıtarak, sınav üzerinde şüphe oluşturmaya çalıştılar. Yüzbinlerce gencimizin umutlarıyla, hayalleriyle, tertemiz duygularıyla oynadılar. İddialarının hepsinin yalan olduğu ortaya çıkınca, erdemli davranıp özür dilemek yerine, hiçbir şey olmamış gibi sessizce köşelerine çekildiler. Daha sonra Manavgat’taki rüşvet skandalını aklamak için emniyet ve yargı mensuplarımıza ’kumpas’ iftirası attılar. ’Madem kumpas var, elinizdeki 32 saatlik video kaydıyla beraber gidin mahkemeye başvurun’ dedik; burada da hemen geri vites yaptılar. Dikkatinizi çekiyorum, bu yıpratma savaşında hedef yalnızca hükümetimiz değildi, aynı zamanda çocuklarımızdı, aynı zamanda gençlerimizdi, aynı zamanda devletimizdi; milletimizin hayatını kolaylaştıran hizmetlerimizdi. Şimdi, aynı koroyu yargıya intikal etmiş bir soruşturma dosyasının başına üşüşmüş halde yine sahnede görüyoruz. Basın etiğiymiş, gazetecilik ilkeleriymiş, siyasi mesuliyet duygusuymuş, insanların onuruymuş, devlet kurumlarının itibarı, Türkiye’nin kazanımlarıymış, bunların hiçbiri umurlarında dahi değil. Ellerine almışlar bir iftira fırçası, önlerine gelene kara çalıyorlar. Oysa ortada çok açık bir gerçek var; o da soruşturma konusu suçu bundan bir sene önce tespit eden de, şikayet eden de, yargıya intikal ettirip şüphelilerin yakalanmasını sağlayan da devletimizin ilgili kurumlarıdır" açıklamasında bulundu.

Soruşturma kapsamında 220 şüpheliye yönelik adli işlem başlatıldığını ve 199 şüpheli hakkında kamu davası açıldığını belirten Erdoğan, "2. dalga olarak yürütülen operasyonlarda 37 kişi tutuklanmış ve 150 kişi hakkında adli kontrol kararı verilmiştir. Tıpkı İstanbul merkezli yolsuzluk ve sahtekarlık soruşturmasında olduğu gibi, devletimiz burada da milletin hakkına giren haramzadelere acımamış, hepsini kulaklarından tutup adalete teslim etmiştir. Şunu açık ve net ifade ediyorum: 30 yıl sonra İstanbul’da yakayı ele verenlerin konumları ve unvanlarına nasıl bakılmadıysa, bu dosyada da kimsenin gözünün yaşına bakılmadı. Daha önemlisi suç örgütü üyelerini aklamak için kimse sokağa çıkmadı; protesto eylemi düzenlemedi; milli markaları boykot çağrısı yapmadı. Batılı medya kuruluşlarına ezilip bükülerek kimse şikâyette bulunmadı. Hele hele tehdit ederek, hakaret ederek kimse mahkemeler üzerinde baskı kurmaya çalışmadı. Yani her şey kanuna, nizama ve hukuk devleti ilkelerine uygun yürütüldü. Şunu herkesin, özellikle de bağıran, çağıran ve tetikçileri vasıtasıyla devlet kurumlarına saldıran hadsizlerin bilmesini istiyorum: Ne yaparsanız yapın Türkiye’nin rüşvetçilerle, suç örgütleriyle, milletin malına çöken siyasi tefecilerle mücadelesini sulandıramazsınız. Kendinizi ve suç ortaklarınızı temize çıkarmak için gençlerimizi, masum çocuklarımızı kullanmaktan artık vazgeçin. Biraz dürüst olun, ilkeli olun; ekmeğini yediğiniz devletinize karşı asgari seviyede de olsa mesuliyet duygusuyla hareket edin. Tekrar söylüyorum: Her kim milletin hakkına giriyor, malına-mülküne el uzatıyorsa, yakasına yapışmaya devam edeceğiz. Türkiye, bir hukuk devletidir. Yasalarımızda hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, sahtekarlık yapanların cezası bellidir. Kim olursa olsun bunlar gerekli cezaları alacaklardır. Biz de Anayasamızın verdiği yetki ve sorumluluklar çerçevesinde bunun sonuna kadar takipçisi olacağız" dedi.

Dijitalleşmenin artmasıyla birlikte her geçen gün yeni tehdit ve tehlikelerin ortaya çıkmakta olduğunu belirten Erdoğan şöyle konuştu:

"Bunların en başında da bağımlılık türlerine yenilerinin eklenmesi vardır. Ekran bağımlılığı, siber zorbalık derken; son dönemde sanal bahis, şans oyunları ve kumar bağımlılığı da ürkütücü boyutlara ulaşmıştır. Maalesef erişim kolaylığı ve internetin denetim zorluğu, bu illetin giderek yaygınlaşmasına sebep oluyor. Yeşilay’ımızın son verileri; çevrim içi kumar ve bahis bağımlılığının diğer bağımlılık türlerinin önüne geçtiğini gösteriyor. Suç örgütlerinin de ciddi miktarda buradan nemalandığını görüyoruz. Hükümet olarak, ocakları söndüren, aileleri parçalayan, milli bünyemizi içerden çökerten bu sorununun üzerine kararlılıkla gidiyoruz. Meselenin güvenlik boyutunda; emniyet ve istihbarat birimlerimizin yanı sıra, yargımız ve MASAK Başkanlığımız titizlikle çalışıyor. Sosyal ve sağlık boyutuyla ilgili olarak da Cumhurbaşkanı Yardımcımızın riyasetinde kapsamlı bir eylem planı hazırlanıyor. Hiçbir boşluk bırakmadan, sorunu çok yönlü bir şekilde ele alıyoruz. Daha fazla can yanmadan devlet, sivil toplum, siyaset el ele vererek, bu illetin önünü kesmemiz gerekiyor. emennimiz; dijital suçlarla ilgili attığımız her adıma özgürlük bahanesiyle karşı çıkanların, en azından yasadışı sanal kumar ve bahis musibetiyle mücadelede aynı yanlışa düşmemeleridir. Aksi takdirde Allah korusun bunun bedelini toplumca hep beraber öderiz."

Kaynak: İHA

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.