Ankara’nın kadim değeri tiftik keçisi yeniden gözde: Ayaş’ta 3 bin baş yetiştiriliyor
Ankara’nın kadim değeri tiftik keçisi yeniden gözde: Ayaş’ta 3 bin baş yetiştiriliyor
Ankara’nın Ayaş ilçesinde dededen toruna aktarılan tiftik keçisi yetiştiriciliği, yaklaşık 3 bin başlık sürüyle yaşatılıyor
Haber Giriş Tarihi: 19.12.2025 10:39
Haber Güncellenme Tarihi: 19.12.2025 10:39
Kaynak:
İHA
Kuşaklar boyunca süren bu emek, Ankara tiftiğini yeniden dünya sahnesinde marka olma yoluna taşıyor.
Ayaş’ta 3 bin tiftik keçisi, nesilden nesile aktarılan üretim kültürüyle yetiştirilmeye devam ediyor. Osmanlı’dan bugüne uzanan Ankara tiftiği geleneği, üreticilerin emeğiyle hem bölge ekonomisine katkı sağlıyor hem de dünya ile rekabet eden bir değer olarak öne çıkıyor.
Dededen toruna aktarılan mesleği sürdüren üreticiler Mesut Eroğlu ve Numan Çinkaya, tiftik keçisinin hangi şartlarda yetiştirildiğini, bozkırda dahi nasıl varlığını sürdürebildiğini, üretim sürecinde en fazla emek isteyen dönemleri ile elde edilen tiftiğin tekstilden lüks giyime uzanan kullanım alanlarını İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı.
"15 sene içerisinde bu vaziyete geldik"
Mesleğin dededen gelme olduğunu belirten Eroğlu, "Çocuklukta gözümüzü açtık, bunu gördük. Onunla da devam ediyoruz. Sonradan öğrenme değil. Aşağı yukarı 5-6 yaşlarımda babamın yanında başladım. Yaş 58, devam ediyorum. Kuzu gibi her sene satarak değil de biz onun tiftiğini sattığımızdan dolayı sürü büyütmek kolay. Biz de koyun da var. Koyunla beraber bunu destekliyoruz. Ondan dolayı, bir 15 sene içerisinde bu vaziyete geldik. Bu çok güzel bir hayvan. Öbür hayvanlardan temiz, doğal bir hayvan. Biz çok seviyoruz, ondan dolayı şimdiye kadar bundan devam ettik. Keçiden farkı, zengin bir mera istememesi. Her şartlarda kendini idam ettirebilen bir hayvan. Özel bir yer istemeyen, bozkırda dahi kendini muhafaza eden, karnını doyurabilen bir hayvan. En çok emek isteyen dönemi bunun mart, nisan, mayıs. 3 ayıdır. O zaman hem üstünden tiftiğini alıyoruz hem de oğlakları aynı anda oluyor. Ondan sonra çoban kendi güdüyor. Geriye kalan 10 veya 9 ayı çok rahat. O dönemde de verimini alıyorsun, ondan sonra çok rahat" dedi.
"Kazaktır, eldivendir, biz yöresel olarak bunları yapıyoruz"
Tiftiğin kalitesine dair konuşan Eroğlu, "Tiftiği, üzerimde gördüğünüz gibi kazaktır, eldivendir, biz yöresel olarak bunları yapıyoruz. Dışarıda bunun sof kumaşını yapıp güzel bir ürün elde ediliyor. Lüks giyim onlarınki, oralarda satılıyor. Tiftiğinin özelliğinden dolayı tercih ediliyor. Yün, pamuk ve ipekten ayıran özelliği üzerinde bakteri barındırmadığından. Yıkandığı anda yeni, sıfır giymiş gibi bir özelliği var. Tercih edilmesi ondan dolayı" diye konuştu.
"Birbirine üstünlük sağlamak için kafa tokuştururlar, inatlaşırlar"
Keçileri neden birkaç sürüye böldüklerini anlatan Mesut Eroğlu, "Birbirine üstünlük sağlamak için tabii ki birbiriyle kafa tokuştururlar, inatlaşırlar. Onun üstünlüğünü kabul ettiği zaman bir daha ona zaten kafa tutmaz o da. Şu anda 6-7 tane çobanımız var, 4-5 parçada. Biz çoğalttıkça bu birbirinin düşmanı olur. Biz 700’den fazla sürüyü tutmamaya uğraşırız. Genelde en fazlası bin olur bunun. Bin tanesinden üstü zarar eder. Yani zayıfı telef olur. Ondan dolayı böyle gördüğünüz 3-4 parçaya böleriz ve öyle güderiz. Oğlağı, keçisi, erkeçi, tekesi ayrı gibi" ifadelerini kullandı.
"Dünyanın en iyi tiftiğini üretiyoruz"
Devlet tarafından destek yapıldığını ifade eden Eroğlu, "Bunun devamını ve dünya konjonktüründeki tiftiğin geldiği yere kadar desteklenmesini ve ondan sonra bizim pazarlarda önümüzü açmasını istiyoruz. Çünkü dünya konjonktüründeki ile yarışmamız lazım. Ki dünyanın en iyi tiftiğini üretiyoruz. Coğrafi bakımından biliyoruz bunu. Çünkü dışarıdan gelen tiftikleri de ölçtük, ellerimize geçti, onları da gördük. Parlaklık olsun, elastik bakımından olsun. Saflık da bizim elimizde. Biz bunun en iyisini yaparız" şeklinde konuştu.
"Sadece Hint kumaşıyla yarışabilir Ankara sofu"
Yapılan kumaşların kalitesini değerlendiren Mesut Eroğlu, "Ankara sofuyla, normal sofu karıştırmamak lazım. Dünyada başka bir kumaş yok üzerine. Sadece Hint kumaşıyla yarışabilir Ankara sofu. Kütahya’da sadece yıkanması var. Yetiştirme sadece Ankara. En iyi verim burada alınmış. Kalite Ayaş’tır. Lojistiğin burada olması lazım. Üretimi burada" ifadelerine yer verdi.
"Osmanlı’nın birinci yatırımı buydu"
Aklının erdiğinden beri bu işi yürüttüğünü söyleyen Numan Çinkaya, "62 yaşındayım. Bayağı, 50 senedir yapıyorum bu işi. Çok mücadele verdim. Şu bütün köyleri, dağları hep bana sor. Her köye gittim. Eskişehir’e gittim, Kızılcahamam tarafındaki dağlara gittim. Her tarafı aynı Yörük usulü gezdim. Tiftik keçisinin özelliği çok. Bunun özelliğine kıymet biçilmez. Sadece bunun 2 ay bir zorlanması var. Kırkımı ile yavrulaması aynı vakte denk geliyor. Bir o zaman zorlanıyoruz. Ondan sonra zorlanma diye bir şey yok. Sayıyı arttıramayız da düşürmeyi düşünüyoruz. Bölge ekonomisine katkısı, katma değeri sırtındaki yün, tiftik. Aslında Osmanlı’dan gelen bir şey bu. Osmanlı’nın birinci yatırımı buydu. Tiftik, gelir kaynağı. Geleneksel tabii" ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 3 bin tiftik keçisiyle yapılan üretimin, Ankara tiftiğini yeniden dünya markası haline getirmesi hedefleniyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ankara’nın kadim değeri tiftik keçisi yeniden gözde: Ayaş’ta 3 bin baş yetiştiriliyor
Ankara’nın Ayaş ilçesinde dededen toruna aktarılan tiftik keçisi yetiştiriciliği, yaklaşık 3 bin başlık sürüyle yaşatılıyor
Kuşaklar boyunca süren bu emek, Ankara tiftiğini yeniden dünya sahnesinde marka olma yoluna taşıyor.
Ayaş’ta 3 bin tiftik keçisi, nesilden nesile aktarılan üretim kültürüyle yetiştirilmeye devam ediyor. Osmanlı’dan bugüne uzanan Ankara tiftiği geleneği, üreticilerin emeğiyle hem bölge ekonomisine katkı sağlıyor hem de dünya ile rekabet eden bir değer olarak öne çıkıyor.
Dededen toruna aktarılan mesleği sürdüren üreticiler Mesut Eroğlu ve Numan Çinkaya, tiftik keçisinin hangi şartlarda yetiştirildiğini, bozkırda dahi nasıl varlığını sürdürebildiğini, üretim sürecinde en fazla emek isteyen dönemleri ile elde edilen tiftiğin tekstilden lüks giyime uzanan kullanım alanlarını İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı.
"15 sene içerisinde bu vaziyete geldik"
Mesleğin dededen gelme olduğunu belirten Eroğlu, "Çocuklukta gözümüzü açtık, bunu gördük. Onunla da devam ediyoruz. Sonradan öğrenme değil. Aşağı yukarı 5-6 yaşlarımda babamın yanında başladım. Yaş 58, devam ediyorum. Kuzu gibi her sene satarak değil de biz onun tiftiğini sattığımızdan dolayı sürü büyütmek kolay. Biz de koyun da var. Koyunla beraber bunu destekliyoruz. Ondan dolayı, bir 15 sene içerisinde bu vaziyete geldik. Bu çok güzel bir hayvan. Öbür hayvanlardan temiz, doğal bir hayvan. Biz çok seviyoruz, ondan dolayı şimdiye kadar bundan devam ettik. Keçiden farkı, zengin bir mera istememesi. Her şartlarda kendini idam ettirebilen bir hayvan. Özel bir yer istemeyen, bozkırda dahi kendini muhafaza eden, karnını doyurabilen bir hayvan. En çok emek isteyen dönemi bunun mart, nisan, mayıs. 3 ayıdır. O zaman hem üstünden tiftiğini alıyoruz hem de oğlakları aynı anda oluyor. Ondan sonra çoban kendi güdüyor. Geriye kalan 10 veya 9 ayı çok rahat. O dönemde de verimini alıyorsun, ondan sonra çok rahat" dedi.
"Kazaktır, eldivendir, biz yöresel olarak bunları yapıyoruz"
Tiftiğin kalitesine dair konuşan Eroğlu, "Tiftiği, üzerimde gördüğünüz gibi kazaktır, eldivendir, biz yöresel olarak bunları yapıyoruz. Dışarıda bunun sof kumaşını yapıp güzel bir ürün elde ediliyor. Lüks giyim onlarınki, oralarda satılıyor. Tiftiğinin özelliğinden dolayı tercih ediliyor. Yün, pamuk ve ipekten ayıran özelliği üzerinde bakteri barındırmadığından. Yıkandığı anda yeni, sıfır giymiş gibi bir özelliği var. Tercih edilmesi ondan dolayı" diye konuştu.
"Birbirine üstünlük sağlamak için kafa tokuştururlar, inatlaşırlar"
Keçileri neden birkaç sürüye böldüklerini anlatan Mesut Eroğlu, "Birbirine üstünlük sağlamak için tabii ki birbiriyle kafa tokuştururlar, inatlaşırlar. Onun üstünlüğünü kabul ettiği zaman bir daha ona zaten kafa tutmaz o da. Şu anda 6-7 tane çobanımız var, 4-5 parçada. Biz çoğalttıkça bu birbirinin düşmanı olur. Biz 700’den fazla sürüyü tutmamaya uğraşırız. Genelde en fazlası bin olur bunun. Bin tanesinden üstü zarar eder. Yani zayıfı telef olur. Ondan dolayı böyle gördüğünüz 3-4 parçaya böleriz ve öyle güderiz. Oğlağı, keçisi, erkeçi, tekesi ayrı gibi" ifadelerini kullandı.
"Dünyanın en iyi tiftiğini üretiyoruz"
Devlet tarafından destek yapıldığını ifade eden Eroğlu, "Bunun devamını ve dünya konjonktüründeki tiftiğin geldiği yere kadar desteklenmesini ve ondan sonra bizim pazarlarda önümüzü açmasını istiyoruz. Çünkü dünya konjonktüründeki ile yarışmamız lazım. Ki dünyanın en iyi tiftiğini üretiyoruz. Coğrafi bakımından biliyoruz bunu. Çünkü dışarıdan gelen tiftikleri de ölçtük, ellerimize geçti, onları da gördük. Parlaklık olsun, elastik bakımından olsun. Saflık da bizim elimizde. Biz bunun en iyisini yaparız" şeklinde konuştu.
"Sadece Hint kumaşıyla yarışabilir Ankara sofu"
Yapılan kumaşların kalitesini değerlendiren Mesut Eroğlu, "Ankara sofuyla, normal sofu karıştırmamak lazım. Dünyada başka bir kumaş yok üzerine. Sadece Hint kumaşıyla yarışabilir Ankara sofu. Kütahya’da sadece yıkanması var. Yetiştirme sadece Ankara. En iyi verim burada alınmış. Kalite Ayaş’tır. Lojistiğin burada olması lazım. Üretimi burada" ifadelerine yer verdi.
"Osmanlı’nın birinci yatırımı buydu"
Aklının erdiğinden beri bu işi yürüttüğünü söyleyen Numan Çinkaya, "62 yaşındayım. Bayağı, 50 senedir yapıyorum bu işi. Çok mücadele verdim. Şu bütün köyleri, dağları hep bana sor. Her köye gittim. Eskişehir’e gittim, Kızılcahamam tarafındaki dağlara gittim. Her tarafı aynı Yörük usulü gezdim. Tiftik keçisinin özelliği çok. Bunun özelliğine kıymet biçilmez. Sadece bunun 2 ay bir zorlanması var. Kırkımı ile yavrulaması aynı vakte denk geliyor. Bir o zaman zorlanıyoruz. Ondan sonra zorlanma diye bir şey yok. Sayıyı arttıramayız da düşürmeyi düşünüyoruz. Bölge ekonomisine katkısı, katma değeri sırtındaki yün, tiftik. Aslında Osmanlı’dan gelen bir şey bu. Osmanlı’nın birinci yatırımı buydu. Tiftik, gelir kaynağı. Geleneksel tabii" ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 3 bin tiftik keçisiyle yapılan üretimin, Ankara tiftiğini yeniden dünya markası haline getirmesi hedefleniyor.
Kaynak: İHA
Yemeksepeti, Kurye Festivali’nde iş ortaklarını ağırladı
Trendyol Süper Lig’de 17. hafta maçlarını yönetecek hakemler açıklandı
İstanbul’da sahte para operasyonu
Ankara Vali Yardımcısı İsmail Gültekin: "Ucuz otellerde gönüllü olarak kalan emekli vatandaşlarımızı ikna ederek sağlıklı ortamlara almaya çalışıyoruz"
Kartepe’deki sanayi bölgesinden 125 ton atık toplandı
Modanisa 2026’da 130 ülkeye ihracata hazırlanıyor
Küçükçekmece’de serseri kurşunun hedefi olan 19 yaşındaki Muhammet’in ölümüne ilişkin soruşturma tamamlandı
MİT ve emniyetin ortak operasyonun da Fetullah Gülen’in yeğeni yakaladı
İlginizi Çekebilir
En Çok Okunan Haberler