Çağın vebası olarak nitelendirilen obezitenin sadece estetik bir kaygı değil, kronik bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Op
Haber Giriş Tarihi: 03.12.2025 09:58
Haber Güncellenme Tarihi: 03.12.2025 09:58
Kaynak:
İHA
Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, "Cerrahi, hastaya açılan bir kapıdır; o kapıdan sağlıklı geçmek ise kurallara harfiyen uymakla mümkündür" dedi.
Vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve Vücut Kitle İndeksi’nin (BMI) 30’un üzerinde olmasıyla tanımlanan obezite, günümüzde diyabetten kalp hastalıklarına kadar pek çok ölümcül tablonun temel nedeni olarak gösteriliyor. Medical Park TEM Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, obezitenin nedenleri, cerrahi tedavi seçenekleri ve iyileşme sürecindeki altın kurallar hakkında bilgiler paylaştı.
"Obezite sadece çok yemek değildir"
Obezitenin tek bir sebebe bağlanamayacak kadar karmaşık bir hastalık olduğunu belirten Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, faktörleri şöyle sıraladı: "Aşırı ve yanlış beslenme ile fiziksel aktivite yetersizliği en bilinen nedenlerdir. Ancak genetik faktörler, hormonal ve metabolik etmenler, psikolojik durum, sık aralıklarla uygulanan şok diyetler, sigara-alkol kullanımı, antidepresan gibi bazı ilaçlar, doğum sayısı ve hatta bebeklikte anne sütünün yetersiz alınması bile obeziteye zemin hazırlayan faktörler arasındadır".
Obezitenin vücutta oluşturduğu tahribatın ciddiyetine dikkat çeken Op. Dr. Yüksel, "Aşırı kilo, sadece kıyafetlerin içine sığamamak demek değildir. Vücutta biriken aşırı yağ dokusu, hormonal dengeyi bozan, inflamasyonu (yangıyı) tetikleyen aktif bir organ gibi çalışır" dedi.
Kimler ameliyat masasına yatabilir?
Her kilo sorunu yaşayan kişinin ameliyat için uygun olmadığını belirten Op. Dr. Yüksel, tıbbi kriterleri şu şekilde açıkladı: "Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40’ın üzerinde olanlar: Bu grup doğrudan ameliyat adayıdır. VKİ 35-40 arası olup yandaş hastalığı olanlar: Tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, karaciğer yağlanması (NAFLD), kısırlık veya kalp hastalıkları gibi obezite kaynaklı sorunları bulunanlar. Diğer yöntemleri denemiş olanlar: Uzman denetiminde en az 1 yıl diyet ve egzersiz yapmasına rağmen kilo veremeyenler. Bağımlılığı olmayanlar: Aşırı alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı bulunmayanlar. Uyum yeteneği olanlar: Ameliyat sonrası tıbbi ekiple iş birliği yapabilecek anlama ve uyum kabiliyetine sahip kişiler."
"Altın standart olarak kabul edilen tek bir ameliyat yok"
Obezite cerrahisinde ’altın standart’ olarak kabul edilen tek bir ameliyat olmadığının altını çizen Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, "Obezite cerrahisinde kişiye özel planlama önemlidir. Karar sürecinde hastanın VKİ’si, ek hastalıkları ve beslenme alışkanlıkları belirleyicidir. Örneğin, son yıllarda Tüp Mide en sık uygulanan yöntem olsa da, ciddi gastroözefagial reflüsü olan bir hastada Roux-en-Y Gastrik Bypass ilk tercih olabilir" dedi.
"En sık uygulanan cerrahi seçenekler"
Op. Dr. Yüksel, en sık uygulanan yöntemleri şöyle detaylandırdı: "Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi): Midenin yaklaşık yüzde 80’inin çıkarılarak tüp haline getirilmesidir. Bu yöntemle hem hacim küçülür hem de açlık hormonu Ghrelin’in kaynağı vücuttan uzaklaştırılır. Vitamin emilim bozukluğu bypass’a göre daha azdır ve midenin anatomik yapısı korunduğu için ileride endoskopi yapılmasına engel teşkil etmez. Roux-En-Y Gastrik Bypass: Hem mide küçültülür hem de ince bağırsağın bir kısmı devre dışı bırakılarak emilim azaltılır. Mide ikiye ayrılır ancak vücuttan parça çıkarılmaz. Özellikle Tip 2 diyabet tedavisinde metabolik etkisi güçlüdür. Ancak vitamin ve mineral desteği ihtiyacı tüp mideye oranla daha fazladır. Minigastrik Bypass: Roux-en-Y’ye benzer ancak bağırsakta bölme işlemi yapılmaz, tek bir ek yeri vardır. Metabolik etkisi güçlüdür ancak nadiren safra reflüsü şikayeti gelişebilir".
"İlk 15 gün sadece sulu gıdalar yenilebilir"
Ameliyattan sonraki beslenme düzeninin hayati önem taşıdığını belirten Op. Dr. Yüksel, "Ameliyat sonrası dönemde hastalarımızın beslenme alışkanlıklarını yeniden düzenlemesi gerekir. İlk 15 gün sadece sulu gıdalar, sonraki 15 gün püre dönemi uygulanır. Katı gıdalara ancak 1. aydan sonra geçilir" dedi.
"Ameliyatın başarısı için hasta uyumu şart"
"Ameliyat başarısının yarısında pay cerrahinin ise, diğer yarısı hastanın uyumuna bağlıdır" diyen Op. Dr. Yüksel, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle açıkladı: "Ameliyat sonrası ilk haftalarda sıvı, püre ve yumuşak gıda dönemlerinden oluşan kademeli bir geçiş süreci uygularız. Hastalarımıza protein ağırlıklı beslenmeyi, gazlı ve şekerli içeceklerden uzak durmayı, yemeklerle birlikte sıvı tüketmemeyi öğretiriz. Ayrıca, ilk aylarda vitamin ve mineral destekleri kullanılması gerekebilir. Düzenli kontrollerin aksatılmaması, sağlıklı kilo kaybının sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşır."
"En sık yapılan 5 kritik hata"
Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, hastaların ameliyat sonrası sık yaptıkları hataları şöyle sıraladı: "Vitamin kullanmamak: Kan değerleri bir süre normal gitse de sonrasında ani düşüşler ciddi sağlık sorunları oluşturur. Vitamin kullanımı zorunludur. Yetersiz su tüketimi: Su, iyileşmeyi hızlandırır ve enerji verir. Susuzluk halsizliğe yol açar. Hareketsizlik: Ameliyattan 2 hafta sonra günde en az 30 dakika yürüyüş veya yüzme gibi egzersizlere başlanmalıdır. Alkol tüketimi: Alkol boş kalori kaynağıdır ve kilo vermeyi durdurur. Gazlı içecekler: Karbonatlı içecekler mideyi genişletebilir ve gaz ağrısına neden olarak ameliyat sonrası uyarıcı ağrıların maskelenmesine yol açabilir".
"Tekrar kilo almak mümkün"
Midenin büyüyebilen bir organ olduğu uyarısında bulunan Op. Dr. Yüksel, katı-sıvı kuralına (yemekle birlikte su içmemek) uymayan, ameliyat sonrasında dondurma, çikolata gibi yüksek kalorili gıdaları tüketen hastalarda geri kilo alımının görülebileceğini belirtti.
"Sadece midenin küçültülmesi yetmez, zihniyet de değişmeli"
Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, sözlerini şöyle tamamladı: "Obezite cerrahisi sonrası başarı, sadece midenin küçülmesiyle değil, hastanın zihninin de değişmesiyle gelir. Duygusal yeme bozuklukları için psikolojik destek almak ve ilk 1 yıl diyetisyen takibinde kalmak, sürecin sağlıklı yönetilmesi için şarttır."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
"Obezite cerrahisinin başarısı, kurallara harfiyen uyuma bağlı"
Çağın vebası olarak nitelendirilen obezitenin sadece estetik bir kaygı değil, kronik bir sağlık sorunu olduğunu vurgulayan Genel Cerrahi Uzmanı Op
Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, "Cerrahi, hastaya açılan bir kapıdır; o kapıdan sağlıklı geçmek ise kurallara harfiyen uymakla mümkündür" dedi.
Vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve Vücut Kitle İndeksi’nin (BMI) 30’un üzerinde olmasıyla tanımlanan obezite, günümüzde diyabetten kalp hastalıklarına kadar pek çok ölümcül tablonun temel nedeni olarak gösteriliyor. Medical Park TEM Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, obezitenin nedenleri, cerrahi tedavi seçenekleri ve iyileşme sürecindeki altın kurallar hakkında bilgiler paylaştı.
"Obezite sadece çok yemek değildir"
Obezitenin tek bir sebebe bağlanamayacak kadar karmaşık bir hastalık olduğunu belirten Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, faktörleri şöyle sıraladı: "Aşırı ve yanlış beslenme ile fiziksel aktivite yetersizliği en bilinen nedenlerdir. Ancak genetik faktörler, hormonal ve metabolik etmenler, psikolojik durum, sık aralıklarla uygulanan şok diyetler, sigara-alkol kullanımı, antidepresan gibi bazı ilaçlar, doğum sayısı ve hatta bebeklikte anne sütünün yetersiz alınması bile obeziteye zemin hazırlayan faktörler arasındadır".
Obezitenin vücutta oluşturduğu tahribatın ciddiyetine dikkat çeken Op. Dr. Yüksel, "Aşırı kilo, sadece kıyafetlerin içine sığamamak demek değildir. Vücutta biriken aşırı yağ dokusu, hormonal dengeyi bozan, inflamasyonu (yangıyı) tetikleyen aktif bir organ gibi çalışır" dedi.
Kimler ameliyat masasına yatabilir?
Her kilo sorunu yaşayan kişinin ameliyat için uygun olmadığını belirten Op. Dr. Yüksel, tıbbi kriterleri şu şekilde açıkladı: "Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40’ın üzerinde olanlar: Bu grup doğrudan ameliyat adayıdır. VKİ 35-40 arası olup yandaş hastalığı olanlar: Tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, karaciğer yağlanması (NAFLD), kısırlık veya kalp hastalıkları gibi obezite kaynaklı sorunları bulunanlar. Diğer yöntemleri denemiş olanlar: Uzman denetiminde en az 1 yıl diyet ve egzersiz yapmasına rağmen kilo veremeyenler. Bağımlılığı olmayanlar: Aşırı alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı bulunmayanlar. Uyum yeteneği olanlar: Ameliyat sonrası tıbbi ekiple iş birliği yapabilecek anlama ve uyum kabiliyetine sahip kişiler."
"Altın standart olarak kabul edilen tek bir ameliyat yok"
Obezite cerrahisinde ’altın standart’ olarak kabul edilen tek bir ameliyat olmadığının altını çizen Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, "Obezite cerrahisinde kişiye özel planlama önemlidir. Karar sürecinde hastanın VKİ’si, ek hastalıkları ve beslenme alışkanlıkları belirleyicidir. Örneğin, son yıllarda Tüp Mide en sık uygulanan yöntem olsa da, ciddi gastroözefagial reflüsü olan bir hastada Roux-en-Y Gastrik Bypass ilk tercih olabilir" dedi.
"En sık uygulanan cerrahi seçenekler"
Op. Dr. Yüksel, en sık uygulanan yöntemleri şöyle detaylandırdı: "Tüp Mide Ameliyatı (Sleeve Gastrektomi): Midenin yaklaşık yüzde 80’inin çıkarılarak tüp haline getirilmesidir. Bu yöntemle hem hacim küçülür hem de açlık hormonu Ghrelin’in kaynağı vücuttan uzaklaştırılır. Vitamin emilim bozukluğu bypass’a göre daha azdır ve midenin anatomik yapısı korunduğu için ileride endoskopi yapılmasına engel teşkil etmez. Roux-En-Y Gastrik Bypass: Hem mide küçültülür hem de ince bağırsağın bir kısmı devre dışı bırakılarak emilim azaltılır. Mide ikiye ayrılır ancak vücuttan parça çıkarılmaz. Özellikle Tip 2 diyabet tedavisinde metabolik etkisi güçlüdür. Ancak vitamin ve mineral desteği ihtiyacı tüp mideye oranla daha fazladır. Minigastrik Bypass: Roux-en-Y’ye benzer ancak bağırsakta bölme işlemi yapılmaz, tek bir ek yeri vardır. Metabolik etkisi güçlüdür ancak nadiren safra reflüsü şikayeti gelişebilir".
"İlk 15 gün sadece sulu gıdalar yenilebilir"
Ameliyattan sonraki beslenme düzeninin hayati önem taşıdığını belirten Op. Dr. Yüksel, "Ameliyat sonrası dönemde hastalarımızın beslenme alışkanlıklarını yeniden düzenlemesi gerekir. İlk 15 gün sadece sulu gıdalar, sonraki 15 gün püre dönemi uygulanır. Katı gıdalara ancak 1. aydan sonra geçilir" dedi.
"Ameliyatın başarısı için hasta uyumu şart"
"Ameliyat başarısının yarısında pay cerrahinin ise, diğer yarısı hastanın uyumuna bağlıdır" diyen Op. Dr. Yüksel, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle açıkladı: "Ameliyat sonrası ilk haftalarda sıvı, püre ve yumuşak gıda dönemlerinden oluşan kademeli bir geçiş süreci uygularız. Hastalarımıza protein ağırlıklı beslenmeyi, gazlı ve şekerli içeceklerden uzak durmayı, yemeklerle birlikte sıvı tüketmemeyi öğretiriz. Ayrıca, ilk aylarda vitamin ve mineral destekleri kullanılması gerekebilir. Düzenli kontrollerin aksatılmaması, sağlıklı kilo kaybının sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşır."
"En sık yapılan 5 kritik hata"
Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, hastaların ameliyat sonrası sık yaptıkları hataları şöyle sıraladı: "Vitamin kullanmamak: Kan değerleri bir süre normal gitse de sonrasında ani düşüşler ciddi sağlık sorunları oluşturur. Vitamin kullanımı zorunludur. Yetersiz su tüketimi: Su, iyileşmeyi hızlandırır ve enerji verir. Susuzluk halsizliğe yol açar. Hareketsizlik: Ameliyattan 2 hafta sonra günde en az 30 dakika yürüyüş veya yüzme gibi egzersizlere başlanmalıdır. Alkol tüketimi: Alkol boş kalori kaynağıdır ve kilo vermeyi durdurur. Gazlı içecekler: Karbonatlı içecekler mideyi genişletebilir ve gaz ağrısına neden olarak ameliyat sonrası uyarıcı ağrıların maskelenmesine yol açabilir".
"Tekrar kilo almak mümkün"
Midenin büyüyebilen bir organ olduğu uyarısında bulunan Op. Dr. Yüksel, katı-sıvı kuralına (yemekle birlikte su içmemek) uymayan, ameliyat sonrasında dondurma, çikolata gibi yüksek kalorili gıdaları tüketen hastalarda geri kilo alımının görülebileceğini belirtti.
"Sadece midenin küçültülmesi yetmez, zihniyet de değişmeli"
Op. Dr. Mustafa Sıtkı Yüksel, sözlerini şöyle tamamladı: "Obezite cerrahisi sonrası başarı, sadece midenin küçülmesiyle değil, hastanın zihninin de değişmesiyle gelir. Duygusal yeme bozuklukları için psikolojik destek almak ve ilk 1 yıl diyetisyen takibinde kalmak, sürecin sağlıklı yönetilmesi için şarttır."
Kaynak: İHA
Kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı
Malezya 11 yıl önce kaybolan uçağı arama çalışmalarına yeniden başlıyor
Karabiga’da belde belediye bazında ilk ve tek zihinsel engelli bakım merkezi
Türk Telekom, teknolojiyi iyilik ve faydaya dönüştürüyor, engeller kalkıyor
Çanakkale barajlarında sevindiren artış
Oklahoma City Thunder’dan üst üste 13. galibiyet
Çanakkale’de 525 kilo balığa el konuldu
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Özbekistan’da
İlginizi Çekebilir
En Çok Okunan Haberler