Ümit ediyorum sizlerin, aziz milletimizin desteğiyle bu süreci de en kısa sürede başarıyla tamamlayacağız. Ve çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz" dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye Büyük Millet Meclisinde Terörsüz Türkiye Komisyonu kurulduğunu ve Ağustos ayında çalışmalara başlanacağını açıkladı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Çanakkale’nin Çan ilçesinde bir fabrikanın kuruluşunun 68’inci kuruluş yıl dönümü nedeniyle düzenlenen etkinliğe katıldı. Programda, Çanakkale Valisi Ömer Toraman, AK Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir, Kaymakamlar, Belediye Başkanları, daire müdürleri ve çok sayıda davetlilerde hazır bulundu.
Açılış konuşmalarının ardından kürsüye gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türkiye gündemine ilişkin konular ile Terörsüz Türkiye sürecine değindi.
Konuşmasının başında Türkiye’nin farklı noktalarında devam eden orman yangınlarına değinen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Maalesef hala bugün de devam eden, başta Karabük yangını olmak üzere, dün Bursa’da da Kestel’de de ciddi şekilde etkili olan yangın dolayısıyla zarar gören yurttaşlarımızı ve ne yazık ki Bursa’da yangına müdahale sırasında vefat eden kardeşimizi, itfaiyeci kardeşimizi, gerçekten hatırlamadan geçmek mümkün olmaz. Kendisine Allah’tan rahmet diliyorum. Bu hafta içerisinde Ankara’da ve yurdun birçok yerinde orman şehitlerimizi defnettik, mekanları cennet olsun. Dünyanın şu anda birçok ülkesinde devam eden aşırı sıcaklar dolayısıyla neredeyse bütün ormanların çıra haline gelmiş olduğu böyle bir dönemde Cenab-ı Allah milletimizi daha fazla böylesine önemli orman yangınlarından korusun diyerek dua ediyoruz, temenni ediyoruz. Ve bu orman yangınlarına ilk andan itibaren müdahale eden bütün orman teşkilatımızı, itfaiye teşkilatlarımızı, merkezi ve yerel yönetimlerin değerli unsurlarını da Allah işlerinde kolaylık versin ve en kısa süre içerisinde orman yangınları ülkemizde son bulsun istiyoruz" dedi.
Sözlerine Türkiye ekonomisi ve sanayisiyle devam eden Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, "Türkiye sanayisinin gelişmesinde, Türk ekonomisinin bugünlere gelmesinde emeği geçen bütün müteşebbislerimizi, yatırımcılarımızı takdirle yad ettiklerini ifade ettiklerini kaydeden TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Dünya’daki bütün gelişmeler Türkiye’nin güçlü olmasını mecburi kılmaktadır. Bugün dünyada her alan da, küresel siyasette, küresel ekonomide, ticarette, hukukta, uluslararası hukukta diyebiliriz ki metinlerin en güzel şekilde yazılı olduğu, bütün kurum ve kuralların var olduğu ama bütün dünyada da ticaret, uluslararası ticarette başta olmak üzere kuralsızlığın egemen olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Kurallar bakımından bir problem yok. Her şey yazılı olarak var. Hele hele ikinci dünya savaşı sonrasında kurulan küresel sistemde bir daha asla diyerek ortaya konulan ne kadar güzel temenni varsa hepsi uluslararası hukuk metnine dönüşmüş vaziyette. Ama maalesef bugün geldiğimiz noktada dünya tam manasıyla her alanda bir kuralsızlık dönemini yaşamaktadır. Daha acısını söyleyeyim. Keşke kuralsız olsa. Bundan da öte bir orman kanunu düzeninin hakim olduğu bir döneme girdik. Onun için bu düzende bizim millet olarak, ayakta kalmak, güçlü olmaktan başka hiçbir seçeneğimiz yoktur. Uluslararası hukuka bakıyorsunuz. Artık Gazze hakkında konuşmaya utanıyoruz. Her gün onlarca, yüzlerce insanın öldüğü ve maalesef bu ölümlerin de sıradanlaştırıldığı bir dönemdeyiz. Dünyanın bütün uluslararası yazılı metinleri bunu bir soykırım olarak kabul eder ve soykırım işleyenlerinin önlenmesini emreder. Ama nasıl yapacaksınız. Kural güçlüden yanadır. Orman kanunu dayıdan yanadır. Orman kanunu güçlüden yanadır. Güçlü olan arkasında birilerini de arkasına aldığı zaman insanlara bir kilo buğday verirken bile dalga geçerek onları affedersiniz. Afrika’daki safarilerde yaban hayvanı öldürür gibi sniperlerle öldürmeyi marifet saymaktadır. Böyle bir kuralsızlık karşısında Birleşmiş Milletleri göreve çağırmanın ne faydası var. Böylesine vahşi bir orman kanununun hüküm sürdüğü bir uluslararası düzende hangi ülkenin, hangi güçlü ülkenin ne söylediğinin ne önemi var. Bu düzeni ciddi bir şekilde değiştirmek için Türkiye gibi ilke sahibi, kural sahibi olan ülkelerin çok güçlü olması lazım. Biz bu dünyada başkalarının insafına kendi geleceğimizi asla tevdi edemeyiz. Böylesine bir dünyada uluslararası sistemin artık sözden başka, tabeladan başka hiçbir şeyi kalmamış olan kuruluşlarına karşı Türkiye’nin geleceğini emanet edemeyiz. Türkiye bu bakımdan her alanda devletiyle, milletiyle, sanayisiyle, üniversitesiyle her alanda güçlü olmak mecburiyetindedir. Uluslararası hukuk, uluslararası sistem bakımından büyük bir tutarsızlığı, büyük bir kuralsızlığı ortaya koyuyor da, ticaret güya en liberal alanlardan birisi. Söz gelimi söz ticaretten açıldığında dünyanın hemen bütün üniversitelerde bütün liberal ticaret metinleri hemen önünüze konulur. Uluslararası ticaretin de nasıl regüle edileceğinin kuralları yazılıdır. Ama adamın biri kalkıyor sabah vakti diyor ki ben falanca ülkeye tarifeleri şu kadar yükselttim. Şundan şunu almayacağım, buna bunu satmayacağım, şunun şuna satmasını da mani olacağım. Hani kural, hani dünya ticaret örgütü, hani o uluslararası ticaretin herkes tarafından kabul edildiğini zannettiğimiz kuralları. Kim güçlüyse, kimin elinde imkan varsa onun sözünün, onun dayatmasının egemen olduğu bir uluslararası ticaret ortamındayız. Sizler çok daha iyi biliyorsunuz, ticaretin içerisinde olanlar. Böylesine bir küresel sistem ekonomik bakımdan da devam edemez, devam ettirilemez. Onun için bizim Türkiye olarak böyle bir ortamda güçlü olmak, sözümüzü daha itibarlı hale getirmek için her türlü imkanı kullanmak mecburiyetindeyiz. Sanayide güçlü olacağız, teknolojide güçlü olacağız, yüksek teknolojilerde güçlü olacağız. Uluslararası savunma sanayin de güçlü olacağız. Elin oğlunun bir ürünü varsa bizim ondan daha üstün iki ürünümüz olacak. Elin ürününün dünya ticaretinde şu kadar milyar dolarlık payı varsa bizim ondan daha güçlü payımız olacak. İçeride de yine benden evvelki konuşmalarda da ifade edildiği gibi her şeyden önemli olan en güçlü insan kaynağına biz sahip olacağız. Bugün dünyada sistemlerin, teknolojilerin, yüksek teknolojilerin gücünün daha üstünde olan güç insan gücüdür. Çünkü sanayiyi de yapan insandır, yüksek teknolojileri üreten de insandır. Bu insan gücünün de en güçlü şekilde olabilmesi için bütün gücümüzle tabiri caizse seferberlik halinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz" diye konuştu.
Türkiye’nin en güçlü olmasının en önemli unsurlarının birisinin de içeri de birliği, dirliği sağlamak olduğunu ifade eden Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Hepimizin farkı fikirlerde olmakla birlikte, farklı hayat tarzlarını benimsemiş olmakla birlikte milli menfaatler söz konusu olduğunda aynı istikamette yürümemizdir. Aynı hedefe yönelmemizdir. Hepimizin oklarımızı aynı istikamete atmaktır. Bunu yapabildiğimiz takdir de inşallah Türkiye’nin önü açıktır. Türkiye kendi iç cephesini tahkim ederek, yoluna çok daha güçlü bir şekilde yürüyecektir. Bu çerçevede özellikle Türkiye’nin önünde yeni bir kapı açıldığını, bizim önümüze çıkan bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi için siyaset olarak bizim büyük bir gayretle çalışmamızı, bu çerçevede de toplum olarak güçlü bir destekle sürecin desteklenmesini sizlerden istirham ediyorum. Türkiye’de 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizin 50 yılı terör belasıyla uğraşmak geçmiştir. Bu 50 yılda Türkiye’de on binlerce insanımız hayatını kaybetmiştir. Binlerce evladımız şehit olmuştur. Çanakkale’de sizlerde nice şehit cenazesine katıldınız. Türkiye’de biz bir grup üniversite hocası arkadaşımızla 2013 yılında bu çalışmayı yapmıştık. Alternatif maliyetleriyle birlikte terörün Türkiye’ye o zamanki maliyeti 1.3 Trilyon Dolardı. Şimdi bu en az 2 trilyon dolardır. Çünkü terör maliyeti diye hesap ettiğiniz şey sadece silaha harcanan, terörü önlemek için harcanan silaha ve mühimmata yapılan yatırım, oraya harcanan para değildir. Adam terör zamanında Antalya’da bir yere bomba atmış. O senelerin bütün geçmiş eğrilerini aldık. Herhangi bir terör olayı karşısında turizm nasıl düşüyor. Herhangi bir mezrada yapılan saldırı sonucu hayvancılık nasıl düşüyor. Türkiye’nin CDS primleri nasıl yükseliyor. Bütün bunları üst üste koyduğunuzda 2013 yılında 1.3 trilyon bulmuştur. Şimdi eminim ki bunun güncellendiğinde en az 2 trilyon doların civarındadır. Bu şu demektir. Eğer Türkiye bunu yapabilmiş olsaydı, şu burnumuzun dibindeki terör olmasaydı vakti, zamanında bu önlenebilmiş olsaydı, herhalde yüzlerce Çanakkale Köprüsü yapılabilirdi. Eğer bu önlenebilmiş olsaydı, Türkiye yüzlerce İstanbul-İzmir otoyolunu yapmış olurdu. Maalesef terör uluslararası emperyalistler tarafından bugünkü dünyayı bir orman kanunu olarak yönetenler tarafından Türkiye’nin ayağına bir pranga olarak vurulmuştur. Şimdi bu prangalardan kurtulma vaktidir. Artık Türkiye uzun süre bunun bütün yükünü taşıdı. Terörü geride bırakacak. Birlik ve beraberlik içerisinde terör örgütü kendisini fes edecek. Bunun ilanını yaptık. Terör örgütü kendisini fes ettikten sonra bir daha bu ülkede terörün hiçbir şekilde gelişmesine müsaade edecek bir ortam oluşturmadan hep beraber terörü, tarihin çöplüğüne atacağız."
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Terörsüz Türkiye Komisyonu kurduklarını ve Ağustos ayında çalışmalara başlanacağını açıklayan Numan Kurtulmuş, "Bunun için Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütün siyasi partilerin katılımlarıyla millet adına terörden kurtulma sürecine ve terör örgütünün silahları bırakma sürecine vaziyet etmek üzere ve bu süreçte ortaya çıkabilecek siyasi ve hukuki düzenlemeleri gerçekleştirmek üzere bir terörsüz Türkiye Komisyonu kurduk ve inşallah en kısa zamanda Ağustos ayının başında bu çalışmaları başlatıyoruz. Kısa sürecek, çok uzun tartışmalarla Türkiye’nin gündemini işgal edeceğimiz bir mesele değildir. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bütün partilerin ortak kararlılığıyla ortaya çıkacak bu komisyon, aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesinin yükseltilmesi bakımından da farklı fikirlerin müzakere edileceği, farklı fikirlerin karşılıklı olarak gündeme getirileceği ama sonunda mutlaka milletin ve memleketin hayrına olacak kararların alınacağı bir çalışma düzenini gerçekleştirecek. Ve ümit ediyorum ki çok uzun olmayan bir süre sonunda bu komisyon üzerine düşen sorumluluğu yerine getirip tekliflerine Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine taşıyacak ve Türkiye bu süreçte Allah’ın izniyle terörü artık geride bırakmış. Hele hele bölgedeki bütün ülkelerin giderek daha fazla terör girdabına sokulmaya çalışıldığı bir dönemde terörü geride bırakmış bir ülke olacak. Bunun için hep beraber gayret edeceğiz Milletçe destek vereceğiz, omuz vereceğiz. 50 yıl az bir süre değil. Eğer bu memlekette bu ülkenin insanları arasına emperyalistlerin vekalet örgütleri olarak kullandığı bu terör şebekeleri başarılı olsaydı, Türkiye çoktan bölünürdü. Ama bu ülkenin Türk’ünü, Kürt’ünü bu ülkenin Alevi’sini, Sünni’sini birbirinden ayırt etmeye, kimsenin gücü yetmemiş, kimsenin de gücü Allah’ın izniyle yetmeyecektir. Tarihimiz, kültürümüz, geçmişimiz, medeniyetimiz, düğünlerimiz, halaylarımız, taziyelerimiz, geleneklerimiz bir. Neredeyse iç içe geçmiş olan 86 milyon vatandaşımızı hangi güç birbirinden hangi gerekçeyle ayıracak. Sultan Alparslan’ın çocuklarıyla, Kılıçarslan’ın çocuklarıyla, Selahaddin Eyyubi’nin çocuklarını hangi güç birbirinden ayırabilecek. Eğer buna güçleri inanın ki bugün bambaşka bir Türkiye’den konuşuyor. Bugün çoktan bölünmüş, parçalanmış bir Türkiye’den bahsediyorduk. Bu oyunu bozduk. Bu milletin inancı bozdu, bu milletin içinde var olan milli dayanışma ruhu bozdu. Bu milletin milli birliği ve şuuru bozdu. İnşallah şimdi artık kurumsal olarak da terör örgütü tamamıyla kendisini feshedecek ve Türkiye tam manasıyla bütün terör örgütlerinden temizlenmiş güçlü bir ülke olarak yoluna devam edecek. Eğer bu anlamda Türkiye içerideki dirliğini, birliğini ve terörsüz bir süreci çok başarılı bir şekilde yürütürse, önümüz açıktır. Hem bölgesel anlamda hem küresel anlamda sözü daha etkin bir Türkiye olma istikametinde yürüyüşümüz sağlamdır, güçlüdür. Ümit ediyorum sizlerin, aziz milletimizin desteğiyle bu süreci de en kısa sürede başarıyla tamamlayacağız. Ve çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. Son söz olarak söylüyorum. Bu süreç herhangi bir partinin tek başına yöneteceği bir süreç değildir. Bu süreç herhangi bir şekilde bir siyasi süreç de değildir. Bu süreç bir kişinin bir grubun değil 86 milyonun ortak bir şekilde sahiplenmesi gereken, ortak bir şekilde yürütmesi gereken bir varoluş mücadelesidir. Allah yardımcımız olsun. Allah Türkiye’nin düşmanlarını fırsat vermesin. Bu ülkenin birlik ve beraberliğinde gözü olanları cenabı Allah hiçbir şekilde muvaffak etmesin. Onların muvaffak olmaması için bizim birlikte, dirlikte, kardeşlikte gelişmede, kalkınmada başarılı olmamız lazım" dedi.